Osmanlı’yı bitiren topluluk: Sabetaycılar kimdir?
Osmanlı imparatorluğunun yıkılmasında önemli rol oynayan sabetaycılar gizli yahudidir. daha detaylı bilgi için tıklayınız.

Osmanlı cemiyetinde enteresan bir topluluk; Sabetaycılık ve Dönmeler Sabetayizm (Yahudi Dönmeliği) Nedir? Osmanlılar Müslüman olan herkese muhtedi (hidayete eren) dediği halde, bir gruptan bu isim esirgenmiş; bunlar avdetî (dönme) diye anılmıştır. Dönmeler, sayıca az olmakla beraber, pozisyonları itibariyle Osmanlı sosyal ve politik hayatında çok mühim bir yer işgal etmiş; uzun yıllar iktidarı ellerinde tutmaya muvaffak olmuştur. Öteden beri Osmanlı ülkesinde hatırı sayılır,
Bir Yahudi cemaati yaşamaktaydı. Osmanlı hükûmeti bunları bir millet olarak tanırdı. Haylisi 1492’de İspanyol zulmünden kaçan Yahudilerdi. Ladino denilen İbranice-İspanyolca karışımı bir lisan konuşurdu. Selânik, İzmir ve İstanbul bunların en çok yaşadıkları şehirler idi. İslamiyet görünüşe itibar eder,1648 senesinde İzmir’de yaşayan Sabetay Sevi adında bir haham, mesihliğini iddia etti. Gerçi Yahudiler, kıyamete yakın insanlığı kurtarmak; zamanın hükümdarını tahttan indirip Yahudileri Kudüs’e toplayarak “Tanrı’nın Krallığı”nı kurmak üzere bir mesih beklerdi. Ancak Sabetay Sevi’ye inanan az oldu. Sevi çeşitli şehirlerde gezdi. Nihayet kıyametin başlangıcı saydığı 1666 yılında mesihliğini herkese ilan etti. Yahudi dualarında değişiklikler yaptı. İbadetlerde padişahın ismini kaldırıp kendi ismini koydu. Bazıları onu Yahudilerin beklenen kurtarıcı kralı olduğuna inanmaya başladı. Dünyayı 38 krallığa ayırıp her birine sadık adamlarını tayin etti. Bunun üzerine İstanbul’daki hahambaşı kendisini hükümete şikayet etti. Sevi, Çanakkale’ye sürgün olundu. Faaliyetlerine devam edince Edirne’de padişah Sultan IV. Mehmed‘in huzuruna çıkarıldı.
Öldürüleceğinden korkarak Müslüman olmuş göründü ve Mehmed ismini aldı. Orada bulunan şeyhülislâm Vânî Mehmed Efendi “Adım gibi eminim ki bu adam Müslüman olmadı. Ama ne çare dinimiz görünüşe itibar eder” demekten kendisini alamadı. Müritleri de topluca Müslüman olduklarını ifşâ ettiler. İslâm dini, görünüşe itibar eder. Hazret-i Peygamber de münafık olduğunu bildiği kimselere bile bu sebeple ilişmemiştir. Kaldı ki içlerinden samimî Müslümanlar da olabilir. Ancak Sevi, faaliyetten geri durmadı. Sabetayistlik denilen tarikatin 18 prensibini neşretti: “Allah birdir. Sabetay Sevi mesihtir. Yalan yere yemin edilmeyecektir. Allah’ın ve mesihin adı anıldığında hürmet edilecektir. Mesih’in sırrını anlamak için toplantılar yapılacak. Adam öldürülmeyecek. Zina edilmeyecek. Yahudi takviminin 9. ayı Kislev’in 16. günü bayram yapılacak. Yalan şâhidlik edilmeyecek. Birbirlerine mürüvvet ve merhametli davranılacak. Her gün gizlice mezamir okunacak. Müslümanların âdetlerine ve zahiren ibâdetlerine uyulacak. Oruç tutulacak. Kurban kesilecek. Müslümanlarla evlenilmeyecek. Müslüman bayramlarına hürmet gösterilecektir…” Taraftarlarıyla gizlice âyin yaparken yakalanan Sevi, Sadrazam Fazıl Ahmed Paşa tarafından sorgulanıp adamlarıyla beraber Arnavutluk’a sürüldü. 1675’te burada öldü. Mesele sürgünle çözüldüğü için hükûmet öldürme yoluna gitmemiştir. Çünkü Osmanlılar, düzeni tehdit etmedikçe kimsenin inancına karışmazdı. Kilit noktalar Sabetayistler, kendilerine ma’amînim (mü’minler), haberim (ortaklar), ba’ale milhamah (mücâhidler) gibi isimler verir.